Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Eğitme!

Resim
Yine ilginç bir blog yazısıyla beraberiz değerli okurlarım, Konu eğitim. Bu kelimeyi bile duymak istemediğinizi biliyorum ama sene olmuş 2017 ve eğitimde reform diye lanse edilen manasız uygulamalar gündemde olduğu sürece buna dair konuşmak ve yazmak zorundayız gibi geliyor bana. Eğitim şart ehuehu geyiği de yapmayacağım tabi ki. Size çok ilginç bir çalışmadan bahsedeceğim. Yazıya Mark Twain'in şu sözüyle başlamak istiyorum. Mark diyor ki; Okulun eğitimimi  engellemesine  hiçbir zaman müsaade etmedim.  Ben okullaşmayı sorgularken bir de haberlerde son derece mantıklı(!) liselere geçiş sisteminin nasıl olacağını okuyorum hem de "Eğitimde Devrim" başlığı altında. Ya sabır! Bakın bu ülke cennet mennet ama gerçekten içinde yaşamak çok zor. Eğer biraz kafanız çalışıyor ve toplumsal meseleleri dert edecek kadar insanlık kaldıysa içinizde vallaha da billaha da bu ülkede yaşamak çok zor. Neyse eğitime geri dönüyorum. Malum devirdik eğitimi....  Biraz ...

Enerji Politikası

Uzun süredir aklımda olan blog yazım için bilgisayarın başına oturdum. Haydi Bismillah!  Başlık sizi yanıltmasın. Ülke düzeyinde bir enerji politikası değil bu. "Bize hayat veren ya da bizden hayat götüren her türlü enerjiyi nasıl düzenleriz?" ile ilgili bir yazı olacak. Yaşadığım bu öğrenmenin hayatımı çok olumlu bir yönde etkilediğini söyleyerek başlayayım yazıya.  Şimdi size iki tane hikaye anlatayım.  İlk hikayemizde kahramanımızın adı Mehmet olsun.  Mehmet hafta içi her gün yaptığı gibi o gün de saat 7'de kalkıp okul üniformalarını giydi. Haberlerde şehitler vardı. Neyse, dedi. Ders 8’de başlıyordu o yüzden erkenden okulda olmalıydı. Okula gitti ve sürünün diğer üyeleri gibi sıraya girdi. Müdür o gün yine saçmalıyordu. Geldiği yere dini kullanarak geldiği belliydi çünkü attığı manasız sabah nutuklarını bir şekilde dine bağlıyor, deyim yerindeyse şov yapıyordu. Mehmet sabah ilk küfrünü içinden ettikten sonra derse girdi. Toplam 8 derse girmek z...

Düdüklenmeme Sanatı

Cehaletimizden beslenen yırtıcılar var. Buraya döneceğim. Şimdi biraz yetiştirilme tarzımızdan bahsedelim; "Aman oğlum etliye, sütlüye karışma, dön arkanı git" gibi telkinlerle büyütüldük çoğumuz darbelerce travmatize edilen ebeveynlerimiz tarafından. Bu telkinler öyle işe yaramış ki şimdi ben sade bir vatandaş olarak trollemek adına gidip alalade bir cama "Bu camdan dışarı bakmak" yasak diye bir yazı yapıştırsam, eminim insanların çoğu bu yasağa(!) itaat edilecektir düşünmeden(Düşünmek ne ara bir külfet haline getirildi? konusu da ayrıca irdelenmeli). Çok edebiyat parçalamadan sadede gelmek niyetindeyim. Çoğunuzun da bildiği üzere Asus Zenfone 2 telefonumu 3 defa garantiye verdim. İlk verdiğimde hadi dedim ilk elin günahı olmaz para iadesi istemedim. İkinci kez götürdüğümde para iadesi istememe rağmen vermediler ama telefon kısa sürede tamir edildiği için yine sesimi çıkarmadım. En son Rusya seyahatimde telefon iyice kafayı yedi. Şarj bitmeden akşamı zor ettim...

Hayattan Nasibini Almak

Resim
Merhaba, Merhabanın anlamı "benden sana zarar gelmez" demekmiş. Evet burada sana zarar gelmez. Tüm yaptığım hayatta öğrendiğim şeyleri Allah rızası için paylaşıp daha fazla insanın nasiplenmesini sağlamak. Bu blogu açma sebebim bu. Bu yazımda da hayatımda öğrendiğim ve yolumu yürümemi kolaylaştıran bazı temel bilgileri paylaşacağım seninle. Hayattan nasibini almak diye bir laf var. Üzerine biraz tefekkür edince içinin ne kadar da dolu olduğunu görüyor insan. Hayattan nasibini almamış diye kime denir? diye düşününce aklıma hayatın ona gösterdiği mesajları, sinyalleri, öğretileri görememiş ya da görmeyi reddetmiş bir insan beliriyor kafamda. Peki bizi hayattan nasibimizi almamıza engel olan şeyler ne? Yazı tam da bununla ilgili, ilgini çektiyse devam et. Öncelikle zamanın varsa vakti evvelinde yazdığım şu yazıyı okumanı tavsiye ederim; http://sssahbazzz.blogspot.com.tr/2015/08/sorumluluk.html. Vaktin yoksa da ya da canın daha fazla okumak istemiyorsa devam et çünkü önce o...

Umuda ve Hayale Direnç

Resim
Hoş geldin, Uzun süredir aklıma ilginç konular geliyor ama üşendiğim için açıp da yazmıyorum şu zalım bloğa. Çoğulukla da sövgü dolu şeyler yazasım geldiği için de olabilir. Bu yazının çıkış noktası da ikinci sebep aslında biraz. Aklıma sürekli birilerine sövmek, tutup yakasına yapışıp silkelemek geldiği için kendimi yazmaktan alı koyduğumu fark ettim. Bence doğru bir strateji çünkü ülkede yeterince birbirine söven ve birbirini sevmemeyi başarmakta ultra yetenekli insanlar varken bir de benim buradan çıkıp vızırdamam milli ve yüzde yüz yerli sivri sinek orkestrasına çay taşımak gibi bir şey olacaktı. Karanlık çağın içine doğmuş umutkâr(umut eden kimse) -kelimeyi ben uydurdum bence güzel oldu Türk Dili'ne armağanım olsun :) - bir insanım. Kendimi bildim bileli %1 ihtimal bile olsa inanmayı tercih ederim o ihtimale ve bu durumun bana benim "mucize" diye tahayyül ettiğim şeylerin başıma gelmesine vesile olduğunu düşünüyorum, en önce Allah'ın inayetiyle tabi. Her ne...