Kayıtlar

Nefret

Benim için hayat, daimi anlamda devam eden bir veri akışı ve yaşama sanatı da bu verileri yorumlama beceresi ve bu beceriyi geliştirmek için ortaya koyduğum çaba ve emek. Dolayısıyla, benim için hayat bir anlamlandırma ve mana bulma yolculuğu. Böylelikle hayatta kendimi konumlandırıyor, anlam bulduğum ölçüde var olma öz kütlem artıyor, anda oluyor ve yaşadığımı hissediyorum.  Geçenlerde, bir tanıdık karşı olduğu bir güruhtan bir insanı görünce yere tükürdüğünden bahsetti. Çok güçlü bir sembol nefrete dair. Öncesinde iç görü geliştirmeye başladığım "nefret" kavramına dair blog yazısının çıkışının fitilini ateşlemiş oldu böylelikle.  Hayatta anlam bulma yolculuğunun merkezine sadece nefreti koyan insanlar görüyorum. Hayata ve etrafındaki insanlara katran kaplı iplerle bağlanıyorlar. Bu iplere dokunduğunuz anda size de bulaşıyor bu zift. Toksik insan tipolojisinin muazzam örneğidir bu tür insanlar.  Bu anlam bulma stratejisi kendi içinde çok büyük bir tehlike ihtiva ediyor. ...

Bereket

Resim
Etimolojisine baktığımızda,  mastarı bürük(devenin bir yerde çöküp durması, orada kalıp beklemesi) olan bereket Allah'ın verdiği nimet, bolluk, verimlilik anlamına gelmektedir. Burada , devenin durması, istikrara tekamül edip maddi konularda sürdürülebilirlik, manevi anlamda da sürekli saadet anlamına geliyormuş. Kavramsal boyutta anlaması bir hayli kolay gibi görünen bereketi, ben yeni yeni özümsemeye başlıyorum. Özümsedikçe de hayatım ve varlığım genişliyor, daha kolay ve güvenilir bir hale geliyor. Sizlere de ilham olmak umuduyla,  iç görülerimi paylaşmak istiyorum. Allah bereket anlayışımıza da Halil İbrahim bereketi versin çünkü burası bir hazine. Hazır Halil İbrahim Bereketi demişken, bu deyimin geldiği hikayeyi anlatmak isterim.  Köyün birinde iki kardeş varmış; Halil ve İbrahim. Halil evli ve çocuklu, İbrahim de bekarmış. Babalarından kalma bir arazide buğday tarlaları varmış bu iki kardeşin. Her sene bu tarlayı ekip, biçer geçimlerini sağlarlarmış. Bir sene hasat...

Bedel

Bedel kelimesini eskiden negatif olarak algılardım. Hala insanlara bedel dediğimde ortamın biraz gerildiğini hissediyorum. Hayatın sürekli bedeller ödenen bir arena olduğunu idrak ettiğimden beri, bu kavrama büyük bir hürmet besliyorum. :)  Bedel; arzu ettiğimiz bir nesne/hal/yer/varlık vb. elde etmek için ortaya koyduğumuz çaba/zaman/para vb. nin bütünüdür bence. En basitinden, lambayı açmak için bile ayağa kalkıp kabloyu fişe takmam gerekir. Lamba açmak için ödediğim bedeldir bu. Çok edebiyat parçalamadan konunun özünü küçük bir hikayeyle anlatmak istiyorum.  Erdal fakir bir aileden geliyordu ama üstün zekası onu hayal bile edemeyeceği yerlere getirdi. Çocukken bazı geceler buzdolabı boş olduğu için gece aç yatağa giden Erdal şimdilerde üst düzey bir beyaz yaka olmuş, büyük bir rezidansta kalıyordu. Fakat, Erdal bunca yol kat ettikten sonra vardığı yerden hiç mi hiç memnun değildi. Aklında hep akademi vardı. Lisans sonrası da dünyaca ünlü bir üniversiteden yüksek lisans kabu...

Affetmek

Bu yazının nasıl meydana geldiğini anlatmadan önce gelin hep beraber "affetmenin" farklı dillerdeki sözlük tanımlarına bakalım. Tabi ki kelimelerin sözlük tanımları o kültürün o mefhumu tam manasıyla nasıl ele aldığını göstermez. Yine de biraz ipucu verebilir diye düşünüyorum.  Affetmek  Türkçe'de: Bağışlamak, hoşgörü ile karşılamak, mazur görmek  Kaynak: TDK.  İngilizce'de: Size zarar vermek, sizi rahatsız etmek ve üzmek için bir şey yapmış birine sinirli hissetmeyi bırakmak; kendinize sinirli hissetmeyi bırakmak  Kaynak: Oxford Learner's Dictionaries  İspanyolca'da: Bir insana, yaptığı hatadan dolayı duyduğu suçluluk duygusunu rahatlatmak için, sebepler ve kanıtlar sunmak Kaynak: The Free Dictionary by Farlex  Fransızca'da: Yapılan bir hata için af bağışlamak, işitilen bir hakarete dair sinirlenmemek  Kaynak: Dictionaryfr.com Almanca'da:  Hataları, kabahatı ya da suçu unutmak ve özrü kabul ettiğin için artık bunlardan bahsetmeyi istememek...

Sapkın Tarikatlar ve İnsan Devşirme Yöntemleri

Çok uzun bir aradan sonra tekrar merhaba, 1 buçuk yıl öncesinde bir belgesel izlemiştim Osho tarikatı ve dünyada düzenledikleri ilk biyosaldırı üzerine idi. Belgeselin detaylarına girmeyeceğim. Dileyenler buradan ulaşabilir. Bu belgeselin yanı sıra Netflix yapımı olan yine aynı tarikatla ilgili "Wild Wild Country" isminde daha detaylı bir belgesel de mevcut. Ona da bakabilirsiniz. Ben iki belgeseli de izledim ve inceledim. İlk belgeseli izledikten sonra aklıma şu soru gelmişti; Yahu nasıl oluyor da mühendis, doktor, avukat vb. olabilecek kadar zeki insanlar, müritlerinden Rolls Royce araba isteyen ve türlü türlü kirli işlere alenen bulaşmış bir şarlatanın peşinden gidiyorlar? Olayın zeka ile alakası olmadığı su götürmez bir gerçek. Peki o zaman nedir insanları özünden çıkarıp aşama aşama pisliğe girse bile farkına vardırmayacak kadar insan ruhunu ele geçiren güç? "Burada mutlaka bir motif var" diyerek youtube'a "weird cults around the world...

Eğitme!

Resim
Yine ilginç bir blog yazısıyla beraberiz değerli okurlarım, Konu eğitim. Bu kelimeyi bile duymak istemediğinizi biliyorum ama sene olmuş 2017 ve eğitimde reform diye lanse edilen manasız uygulamalar gündemde olduğu sürece buna dair konuşmak ve yazmak zorundayız gibi geliyor bana. Eğitim şart ehuehu geyiği de yapmayacağım tabi ki. Size çok ilginç bir çalışmadan bahsedeceğim. Yazıya Mark Twain'in şu sözüyle başlamak istiyorum. Mark diyor ki; Okulun eğitimimi  engellemesine  hiçbir zaman müsaade etmedim.  Ben okullaşmayı sorgularken bir de haberlerde son derece mantıklı(!) liselere geçiş sisteminin nasıl olacağını okuyorum hem de "Eğitimde Devrim" başlığı altında. Ya sabır! Bakın bu ülke cennet mennet ama gerçekten içinde yaşamak çok zor. Eğer biraz kafanız çalışıyor ve toplumsal meseleleri dert edecek kadar insanlık kaldıysa içinizde vallaha da billaha da bu ülkede yaşamak çok zor. Neyse eğitime geri dönüyorum. Malum devirdik eğitimi....  Biraz ...

Enerji Politikası

Uzun süredir aklımda olan blog yazım için bilgisayarın başına oturdum. Haydi Bismillah!  Başlık sizi yanıltmasın. Ülke düzeyinde bir enerji politikası değil bu. "Bize hayat veren ya da bizden hayat götüren her türlü enerjiyi nasıl düzenleriz?" ile ilgili bir yazı olacak. Yaşadığım bu öğrenmenin hayatımı çok olumlu bir yönde etkilediğini söyleyerek başlayayım yazıya.  Şimdi size iki tane hikaye anlatayım.  İlk hikayemizde kahramanımızın adı Mehmet olsun.  Mehmet hafta içi her gün yaptığı gibi o gün de saat 7'de kalkıp okul üniformalarını giydi. Haberlerde şehitler vardı. Neyse, dedi. Ders 8’de başlıyordu o yüzden erkenden okulda olmalıydı. Okula gitti ve sürünün diğer üyeleri gibi sıraya girdi. Müdür o gün yine saçmalıyordu. Geldiği yere dini kullanarak geldiği belliydi çünkü attığı manasız sabah nutuklarını bir şekilde dine bağlıyor, deyim yerindeyse şov yapıyordu. Mehmet sabah ilk küfrünü içinden ettikten sonra derse girdi. Toplam 8 derse girmek z...